Her yıl senede iki kere düzenlenen Doğal Yaşam Fuarı Naturel’de Kasım ayında seminerler veren Kadın Doğum Doktoru ve Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Sayın Çiler Ataner’e göre “Sağlıklı Yaşamın Temel İlkeleri”:
“Günümüz hastalıklarından önemli bir tanesi olan yorgunluğun üç tane nedeni olabilir: Patolojik, psikolojik veya fizyolojik. Bu noktada toksinlerden arınmanın önemi devreye girmektedir. Modern tıbbın son geliştirdiği yöntemler olan enerji tarama testleri ile saç testi ve bağırsak toksin testi yapılması ile ortaya çıkan gereklilikte toksinlerden arınma tedavisine başlanılır. Çünkü toksinlerden arınma en iyi tedavi yöntemidir. Türk hamamları, saunalar, bardak kapatma ve su tedavisi bu konuda en etkili metotlardır. Toksinler vücuda giren ve hücrelerin fonksiyon ve yapısını değiştiren ve İngilizcede adı serbest radikal olarak geçen ajanlardır.
1) Toksin kaynakları nelerdir?
- Ekzotoksinler: Dışarıdan gelen ağır metaller, kimyasal maddeler, plastikler, temizlik malzemeleri, halılar, böcek ilaçları, kozmetik malzemeler, elektromanyetik etkileşmeler, ilaçlar, mikrodalga, fırın, cep telefonu, elektrikli battaniyeler, su yatakları, video oyunları vasıtasıyla oluşurlar. Toksinler vücudumuza nefes yoluyla, su ve yiyecek yoluyla gelir. Vücut toksinlerden arınmayı şu kurtulma organları aracılığıyla yapar: Akciğerler, bağırsaklar, cilt, deri ve lenf sistemi. Bu organlar vazifelerini iyi yaparlarsa karaciğer daha az toksin alır. Karaciğer vücudumuzun en karmaşık organıdır. Vücuda giren her şey oradan geçer. 13.000 değişik kimyasal madde üretir. 2.000 enzim bulundurur. Dakikada 2 litre kanı filtre eder. 500 fonksiyonu var. Kapasitesinin % 70’ini kaybetse bile tıp cihazları normal gösterir.
- Mikro biyolojik (Endotoksinler) toksinler: Bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitler, diş dolguları, ilaçlar, doğum kontrol hapları, antibiyotikler, tıp teşhis aletleri, sigaralar, günlük hayatın stresi, trafik, patron ve ev kavgalarından kaynaklanırlar. Endotoksinler içerdeki toksinler şöyle oluşur: Vücudumuz her saniye her hücresini 100.000.000 (yüz trilyon) olan toksinlerden arındırmaya çalışır. Her beş haftada cildimiz yenilenir. Her yıl hücrelerin %78’i değişir. Vücudun yıkılan hücrelerinden, metabolik artıklarından endotoksinler oluşturur.
Karaciğerimiz vücudumuzu toksinlerden 2 aşamada arındırır:
- Birincisi maddeleri sitikrom pi 400 enzimi kullanarak oksidasyon, reduksiyon, hidrolize ve transfer eder. Bu süreç moleküllerin erimesini arttırır. Bu ikinci aşamaya hazırlıktır.
- İkinci aşamada aktif maddeler, suda eriyebilen mineraller, amino asitler ve diğer biyo-kimyasal maddelerle karışır. Bütün toksinler ancak idrar ve safra kesesi yoluyla sıvı haline dönüşünce vücuttan atılabilirler.
Karaciğerin önemli fonksiyonlarından bazıları şunlardır: Bağışıklık sisteminin çalışması (kupfer hücreleri filtreleyici olarak çalışır); iltihabın ilk aşamasında feri aktif protein üretir ve kolesterolü cinsel hormonlara transfer eder; pıhtılaşma faktörünü üretir ve taşır; kan hücrelerini üretir; glikoz metabolizmasını düzenler; yağ molekülü vitaminleri depolara transfer eder.
2) Mutsuz karaciğerin göstergeleri nelerdir?
Yorgunluk, iştahsızlık, kabızlık, metabolik tat, cilt kızarıklığı, baş ağrısı, bulantı, alerji, aşırı kilo, yemekten sonra özellikle alkolden sonra uykulu olma halidir.
Basit bir karaciğer fonksiyon testi yapalım. Parmak ucunu cildinize bastırın. Eğer beyaz bölge uzun kalırsa karaciğer tıkanıklığını belirtir. Eğer karaciğerinize fazla aşırı alkol yüklemişseniz en iyi sabah içeceğiniz şudur: Bir, iki limonlu suyu bir çorba kaşığı zeytinyağıyla, iki diş sarımsak, bir parça zencefil kökü ekleyerek 30 sn. karıştırıp içiniz. Karaciğeri temizleyen şifalı otların bazıları devedikeni, enginar, biberiye, karahindiba, yulaf otu, meyve, sebzeler, pancar, havuç’tur.
Su terapisi, karın bölgesine masaj, yoga yapıp su içerek de etkiyi artırabilirsiniz.
Karaciğer-safra kesesi meridyeninin toksinlerden arınması için en iyi zaman ilkbahardır. Her sene bir defa bunu yapmalısınız.
3) Sindirim sistemi nasıl çalışır?
Bu benim konumdur, çünkü oğlumun hastalığı nedeniyle bu konuya çok zaman ayırdım. İngiliz tıp derneği tarafından yapılan büyük bir araştırmada hastalıkların nedenlerinden % 85’i çalışmayan bağırsaklardan dolayı olduğu ortaya çıkmıştır. Sindirim sistemi 4,5 metre uzunluğunda bir tüptür. 300 metre kare yüz alanından 400 tür mikrop yaşar. Hazmın üçte biri ağızda olduğundan çiğnemek çok önemlidir. Midedeki asit ortamı bakterilere karşı ilk bariyerdir. Sindirim sisteminin en önemli kısmıdır. PH alkalindir. Sırayla orada pankreas, enzimler ve safra kesesi yer alır. Yeinun ve ilium mukozasından besinler kana transfer edilir. Kalıntılar kalın bağırsakta yollarına devam ederler. Dışkının oradan taşınma süresi 17 ile 24 saattir. Bunu denemek isterseniz bir tane kuru mısır tanesi yiyin ve ne zaman çıktığına bakın. İdeal olarak günde iki üç kez dışarı çıkmanız gerekir.
Sindirim sisteminin sorumlu olduğu konular şunlardır: Suyu, elektroliti ve besinleri emer, yabancı mikroplardan korunmayı, 12 folik asit ve diğer vitaminlerin emilmesini sağlar, kolesterolü dengeler. Bağırsak bariyerinde mukoza zarının iki fonksiyonu vardır: Aktif ve pasif emme ile mukoza ve bakteri tabakasının hazmı sağlanır, insanların en büyük savuna sistemidir. Hiçbir başka organla değiştirilemez, bu önemli fonksiyon daha embriyonken bile belirlidir. Fetüste nöral kanaldan sonra, bağırsak kanalı oluşur. Eğer mukoza sızıntısı olursa toksinler direkt kana gider, buna likigat sendrom denir, yani sızıntı sindirim sendromu. Bağışıklık sisteminin en önemli savunma maddesi olan IG’nin hemen hepsi mukoza ile imal edilir.
Bakteri tabakasında 3 çeşit mikrop yaşar. Aerobik, anaeorobik ve mantarlar. Bu bakterilerin dengesinin bozulmasına disbiyosis denilir. Bütün alerjilerin kaynağı bağırsaklardır. Sinir sistemiyle bağırsakların sıkı bağlantısı son zamanlarda anlaşılmıştır. Son senelerde bağırsaklarda olan faydalı florayla ilgili çok araştırma yapıldı ve hastalıklara karşı kullanılmaya başladı. Bunlara probiyotik denildi. Bu faydalı floranın önemi 1907 senesinden beri biliniyor. İlan Mecnikuv Bulgar köylerinde insanların uzun ve kaliteli hayatının nedenini araştırmış. Onların fazla mayalı süt ve yoğurt yediklerini görmüş. Yoğurttan bakteriler izole etmiş. İsmine “Terrum Bulgarikum” demiş. Şu an ilaç şirketleri probiyotik imal etmeye geçtiler.
4) Probiyotiklerin faydaları:
Hücreleri yenilerler. Bakterilerle savaşırlar, oksidasyonu azaltırlar. Kabızlığın alt edilmesine yardım ederler. Bağışıklık sistemini güçlendirirler. Bağırsakları sağlıklı tutmak için bir tarif verelim: 3 bardak keten tohumu, 2 bardak ayçiçeği çekirdeği, bir bardak bademi robotta ezin ve günde 3, 4 kaşık yiyin. Ayrıca bol su için, lifli yemekler yiyin, bağırsaklarla akciğer çift organdırlar ve bağırsaklardaki toksinlerden arınmak için en iyi zaman sonbahardır.
5) Akciğerin çalışma prensipleri:
800 metre kare yüz alanı solunum ile aldığımız oksijen, kanımıza karışır, toksinlerin vücudumuzdan çıkmasını sağlar. Akciğerler bulunduğumuz ortama bağlı olarak toksinlere en fazla maruz kaldığımız ortamdır. Hava kalitesi günden güne kötüleştiği için akciğer hastalıkları da artmaktadır. Özellikle sigara içilmesi çok kötü sonuçlara yol açar. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde birçok yerlere oksijen barları konuldu, oraya herkes oksijen solumaya gidiyor. 2. dünya savaşından önce havadaki oksijenin oranı % 40 idi. Sonrasında % 27 ye düşmüş. Şu an % 17 - 20 arasında. Son araştırmalarda akciğer kalınbağırsak ilişkisi açıklandı. Bu Çin tıbbında da geçiyor. Akciğer kalın bağırsak meridyeni toksinlerden arınmak için en güzel zaman ilkbahar ve güzdür.
6) Lenf sistemi nasıl çalışır?
Vücudun toksinlerden arınmasında önemli yeri vardır. Lenf sistemi damarlardaki toksinleri, ölü hücreleri, bakterileri, lenf düğmelerine taşır. Burada onları filtre eder. Vücutta yaklaşık 600 adet lenf düğümü var. Orada lenfositler oluşur. Bunlar bağışıklık sistemi için çok önemli rol oynarlar. Vücutta sıvı dengesini lenfler korur. Vücutta 15 litre sıvı lenf dolaşır oysa kanımız sadece 5 litredir. Lenf sisteminin 3 rolü vardır. Fazla dolaşan sıvıyı kana transfer eder. Bağırsaktaki yağları kana taşır. Bağışıklık sistemimizin sağlığını savunur. En iyi egzersiz zıplamaktır ve fırça masajı ve su içmek de iyi gelecektir.
7) Böbrekler:
Böbrekler vücudun pH dengesini korurlar. Toksinlerin böbrek yoluyla atılabilinmesi için yeterli miktarda sıvı alınması gerekiyor. Toksinlerin % 70’i böbreklerle atılır. Böbrekler her 24 saatte 15 litre kan filtre ederler. Bu kanın bir kısmı tekrar vücuda döner. Geri kalanı idrarla dışarı atılır. Böbrekler en esrarengiz organlardır. Çok geç belirti gösterirler. Bu nedenle sıkça kontrol yapılmalıdır. Görevlerini en iyi şekilde yapabilmesi için bol su içmeniz gerekir. Elma suyu, kızılcık, dut, kabak gibi gıdalar böbreklerin iyi çalışmasını sağlar. Böbrek ve idrar kesesi çift organdır. Toksinlerden arınmak için en iyi zaman kıştır.
8) Cilt ve deri:
2 metre kare yüz alanı ve 3. böbrek gibi fonksiyon görür. Ter bezleri toksin arıtmada en önemli rolü yapar. İtfaiyecilerle yapılan araştırmalarda terleme ile toksinlerin vücuttan atıldığı ve terleme ile beyin gücünün arttığı ispat edilmiştir. Terle saatte 3 litre sıvıyı temizleyebiliriz. Deride aynı zamanda p 450 denilen bir enzim bulunur. Bu enzim kimyasal maddeyi sıvı hale getirir. Yağ dokuları içinde yoğun miktarda toksin depolanır. Terleme ile onlar boşaltılır. Terleme kilo vermek için seçilecek en sağlıklı yollardan biridir. Kızılötesi, hidro tedavi, sıcak- soğuk duşlar, fırça masajı metotları deri yoluyla toksinleri atmanın en geçerli metotlarıdır.
Eğer vücudumuz toksinlerden arınamazsa onları matriks denilen men regulasyon sistemi geçici olarak depo eder. Matriks hücrelerin arasında bir ağ gibidir. Hücre ile kan dolaşımı arasında bağlantıyı kurar. Matriks çok aktif bir metabolik organdır. Toksinleri filtre eder ve her yüz yirmi günde bir kendisini yeniler. Avustralyalı Albert Frişinger isimli bilim adamı tarafından keşfedildi. Ona göre matriks bir savaş alanıdır. Homotoksinler ve vücuda toksinlerin dengesini sağlamak çok önemlidir. Hücreler sadece normal bir çevrede fonksiyonlarını yapabilirler. Her biyolojik hayat özel şartlarla yetişir. Mesela lale çimentoda büyümez. Buna biyolojik tipte ortam denilir. Biyolojik Ortamın adı “Terrain” veya “milieu”dür. Şimdi size buzdolabınızla ilgili bir örnek veriyorum. Eve gittiğinizde fişini çıkarınız ve birkaç gün sonra açınız. Neler olmuş? Küfler, mantarlar, bakteriler büyümüş. Nereden geldiler? Onlar hep oradaydı biz yalnızca ortamı değiştirdik. Luis Pastor bile ölüm yatağında “Patojen, bakteri, virüs önemli değil, ‘ortam’ her şeydir” demiş. Bilimsel olarak Asit ortamı bakteri, mantarı, parazitleri, virüsleri, kanser hücrelerini besliyor.
9) Günümüzdeki modern yaşam stili asidik ortamı teşvik ediyor!
Dokularda oksijen azalıyor. Buna “oksidatif stres” denilir. Osıl Varbuk kanserin oksijen azlığından kaynaklandığını gösterdi ve Nobel ödülünü kazandı. Vücut asit ortama karşı yağ bezleri yapar ve toksinleri oraya depo eder. Kendinizde ne kadar asit olduğunu günde bir iki defa sabah ve akşam turnusol kâğıdı ile ölçebilirsiniz. Normal pH 6.8 ve 7.4 arasında olmalıdır. Toksinlerden arınma metodları çok çeşitlidir. Hangisini kullanacağımızı anlamak için biyoenerji aletleri kullanırız ve hastanın vücudu ile bağlantı kurularak biyofeedback konuşma açılır. Bu aletler ilk olarak 70-80 yıl önce Dr. Walter tarafından tasarlanmış. Şu an piyasada çok çeşidi var. Benim kullandığım Vega Expert. Maalesef Türkiye’de kullanılan metotların çoğu mevcut değildir.
10) Kullandığım metotlardan homeopatik tıp
Doğal tedavide kullanılan maddeler çok düşük dozda enerji haline getirilip hastaya verilir. 300 yıl önce Alman Dr. Haneman tarafından başlatılmış ve bugüne kadar devam etmektedir. Kraliçe Elizabeth ve kral ailesi tarafından da bu metotlar kullanılır. İngiltere’de bazı hastanelerde homeopatik tedavi yapılır. En çok da Hindistan’da kullanılır. Homotoksikoloji daha sonra Dr. Hanemain’ın öğrencisi tarafından klasik homeopati geliştirilmiş ve normal tıpla birleştirilmiştir. Temel olarak bütün hastalıklar doğal egzotoksinlerden oluşur. Vücudun savunma gücünü arttırırsak vücut hastalığı yenebilir. Tıp ilaçları yalnız belirtileri kontrol ederler ve hastalığı da daha derin tabakaya iterler. Böylece kronik hastalıklara sebep olur. Çünkü vücudun savunma gücü azalır. Profesör Ozbeer gençlerine şöyle hitap etmiş: “Beyler sizin en başarılı ameliyatınız dahi bu hastalığın tedavisini bulmadığımızı ispat ediyor.”
11) Kullandığım diğer bazı metotlar:
Keleyşın Tedavisi: Ağır metaller ve damar sertliğine karşın kullanılır. Ozon, ionize oksijen, infrared sağılım, damardan vitaminler, anti oksidanlar, glutatayonlar, seler de kullanırım. En önemlisi hastalarıma sağlıklı yaşamın şartlarını öğretirim. İnsan vücudu kendisini etkileyen birçok karmaşık sistemin var olduğu başka hiçbir cihaza benzemeyen bir sistemdir. Ben onu 40 yıldan beri öğrenmeye çalışıyorum. Ve daha da onu yeni yeni öğreniyorum. Bizler insan olarak yaşantımızı sürdürmek için 3 temel ihtiyacımız var. Besin, su ve oksijen. Evinizi ve işyerinizi dış toksinlerden, ksenobiyotiklerden temizleyiniz. Küfler, mantarlar en büyük alerjendir. Ekolojik temizlik maddeleri kullanınız.
12) Nasıl beslenmeli?
Toksinlerden arınmak için bol bol sebze ve meyve yiyiniz. Gördüğünüz gibi iki porsiyon protein, bir porsiyon nişasta, 5 porsiyon sebze, 2 porsiyon meyve. % 15 ile % 20 protein, % 15 ile % 20 yağ. % 60 karmaşık karbonhidratlar. Nişastaları proteinle karıştırmayın. Yemeklerinizin % 50 si çiğ halde olsun. % 80 alkalin ve % 20 asit tabanlı besleniniz. Oldukça biyo organik taze yemekler yiyin. Yemeklerle su içmeyin. Şekeri, kahveyi, çayı azaltın. Vitamin ve mineraller kullanın. Stresi azaltma metotları bulun. Aç olmadıkça yemeyin. Stres olduğunuz zaman yemeyin, dengeli beslenme sağlıklı olmanın anahtarıdır.
13) Kaliteli su için!
Bedene yeterli su almak çok önemli ama tabi ki kaliteli sudan bahsediyorum. pH i 6.5 – 6.8 arasındadır. Tüm ağır metallerden ve kolinden filtre edilmiş olan sudur. Çünkü dünyanın % 70’ i su, hücrelerin % 70’ i su, ceninin % 90’u sudur. Pastör sağlığımızın % 90’ının su ile bağlantısı olduğunu söylemiştir.
14) Oksijen almak çok önemli!
Hava kirliliğini yenmeye çalışın. İmkânınız oldukça temiz havaya çıkın. Egzersiz, açık havada koşma, zevk aldığınız faaliyetleri seçme. Artık iyileşme ve şifa bulma vücudun temizlik dengesine dönmesi için gerek duyduğu doğal bir işlemdir. Mutlaka egzersiz yapın! Sizinle bir araya geldiğim için çok mutluyum. Şifalı günler dilerim.”
Dr. Çiler Ataner
Kadın Doğum Doktoru ve Naturopath (Doğal Sağlık Uzmanı)
Ciler Ataner ND 230 Strathcona Drive Burlington, ON L7L 2C8 Tel.: (905) 632-4485
hataner@cogeco.ca
Comments